>>>Sitemize Hoşgeldiniz Hepinizin Ramazan Bayramı Kutlu Olsun<<< İstek Ve Şikayetlerinizi http://www.facebook.com/alperen.kocabas2 adresinden bize iletebilirsiniz

Kıssalar

                   

Yusuf Aleyhisselam’ın Kıssası

أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ مِنْ هَمْزِهِ وَنَفْخِهِ وَنَفْثِهِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم

1) “Hani Yusuf babasına: “Ey babacığım! Ben (rüyada) onbir yıldızla güneşi ve ayı gördüm. Bunların bana secde ettiklerini gördüm” demişti.”
Yusuf 4
2) “(Babası) dedi ki: “Ey oğulcağızım! Rüyanı kardeşlerine anlatma sonra sana bir tuzak kurarlar. Şüphesiz şeytan insan için apaçık bir düşmandır.”
Yusuf 5
3) “Böylece Rabbin seni seçecek, olayların yorumunu sana öğretecek. Daha önce ataların İbrahim ve İshak’a tamamladığı gibi sana ve Yakub ailesine nimetini tamamlayacak. Şüphesiz Rabbin bilendir, hikmet sahibidir.”
Yusuf 6
4) “Şüphesiz Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır.”
Yusuf 7
5) “(Kardeşleri) şöyle demişlerdi: “Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa biz dayanışma içinde, güçlü bir cemaatiz. Şüphesiz babamız apaçık bir yanılgı içindedir.”
Yusuf 8
6) “Yusuf’u öldürün veya (uzak) bir yere bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın! Bundan sonra iyi bir topluluk olursunuz.”
Yusuf 9
7) “İçlerinden bir söz sahibi dedi ki: “Yusuf’u öldürmeyin! Eğer bir şey yapacaksanız, onu kuyunun derinliklerine atın! Yolcu kafilelerinden biri kendisini bulsun.”
Yusuf 10
8) “(Babalarına gidip) dediler ki: “Ey babamız! Ne oluyor da, Yusuf’a karşı bize güvenemiyorsun? Oysa gerçekte biz onun iyiliğini isteyenleriz.”
Yusuf 11
9) “Yarın onu bizimle birlikte gönder gezsin ve oynasın. Biz onu mutlaka koruruz.”
Yusuf 12
10) “Dedi ki: “Onu götürmeniz gerçekten beni üzer ve siz kendisinden habersiz iken onu kurdun yemesinden korkarım.”
Yusuf 13
11) “Onlar: “Biz güçlü, kuvvetli bir topluluk olduğumuz halde onu kurt yerse şüphesiz o zaman hüsrana uğrayanlardan oluruz.”
Yusuf 14
12) “Sonuçda onu götürdüklerinde ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca karar verdiklerinde biz de ona: “Andolsunki sen, onların bu işlerini farkında olmayacakları bir sırada kendilerine bildireceksin” diye vahyettik.”
Yusuf 15
13) “Akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.
Yusuf 16
14) “Ey babamız! Biz gittik yarışıyorduk. Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Bu sırada onu kurt yemiş. Ama biz doğru söylesek de sen bize inanacak değilsin” dediler.”
Yusuf 17
15) “Gömleğinin üzerinde de yalan bir kan getirdiler (Babaları) dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi aldatıp (kötü) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bu düzdüklerinize karşı ancak Allah’tan yardım istenir.”
Yusuf 18
16) “Bir kervan geldi. Sucularını gönderdiler. O da (kuyuya) kovasını sarkıttı. “Müjde! Bu bir oğlan” dedi. Onu bir ticaret malı gibi sakladılar. Oysa Allah onların yaptıklarını biliyordu.”
Yusuf 19
17) “Onu ucuz bir fiyata birkaç dirheme sattılar. Onlar onu pek önemsemiyorlardı.”
Yusuf 20
18) “Mısır’da onu satın alan kişi hanımına: “Buna iyi bak! Olur ki bize yarar sağlar yahut kendisini evlat ediniriz” dedi. Böylece Yusuf’u (o) yere yerleştirdik ki, kendisine rüyaların yorumunu öğretelim. Allah emrinde galipdir (mutlak güç ve irade sahibidir), ancak insanların çoğu bilmez.”
Yusuf 21
19) “O erginlik çağına erişince kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.”
Yusuf 22
20) “Evinde bulunduğu kadın onun kendisine yaklaşmasını istedi, kapıları sıkıca kapadı ve: “Haydi gelsene!” dedi. (Yusuf): “Allah’a sığınırım. Doğrusu o benim Rabbimdir. Bana iyi baktı. Zalimler asla kurtuluşa ermezler” dedi.”
Yusuf 23
21) “Andolsunki kadın onu arzu etmişti. Eğer Rabbinin burhanını görmeseydi o da onu arzu etmişti. Bu şekilde kötülük ve fuhşu ondan savmak için istedik. O bizim seçkin kullarımızdandı.”
Yusuf 24
22) “Kapıya doğru koşuştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. Tam kapının yanında kadının beyiyle karşılaştılar. Kadın: “Ailene kötülük etmek isteyenin cezası zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka ne olabilir?” dedi.”
Yusuf 25
23) “(Yusuf): “Asıl o benim nefsime yaklaşmak istedi” dedi. Kadının yakınlarından bir şahit de şöyle şahitlik etti: “Eğer gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiştir o yalancılardandır.”
Yusuf 26
24) “Ama eğer gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir o ise doğru söyleyenlerdendir.”
Yusuf 27
25) “(Yusuf’un) gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce (kocası) dedi ki: “Bu, sizin düzeninizdendir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür.”
Yusuf 28
26) “Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de günâhının bağışlanmasını dile. Doğrusu sen günâhkârlardan oldun.”
Yusuf 29
27) “Şehirde birtakım kadınlar: “Azizin hanımı kendi uşağının nefsine yaklaşmak istiyormuş. Sevgi onun bağrını yakmış. Doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.”
Yusuf 30
28) “Kadın onların düzenlerini duyunca kendilerine (birini) gönderdi. Onlar için dayanacakları koltuklar hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. (Yusuf’a): “Çık karşılarına” dedi. Onu gördüklerinde (gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıktan) ellerini kestiler ve: “Allah’ı tenzih ederiz, bu bir beşer değildir. Bu ancak üstün bir melektir” dediler.”
Yusuf 31
29) “Kadın dedi ki: “İşte hakkında beni kınadığınız kişi budur. Andolsunki ben onun nefsine yaklaşmak istedim ancak o iffetlilik gösterip sakındı. Ama eğer kendisine emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve mutlaka küçük düşürülenlerden olacak.”
Yusuf 32
30) “(Yusuf) dedi ki: “Rabbim! Zindan benim için onların çağırdıkları şeyden daha sevimlidir. Eğer onların düzenlerini benden savmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum.”
Yusuf 33
31) “Rabbi onun duasını kabul etti ve onların düzenlerini ondan savdı. Şüphesiz O duyandır, bilendir.”
Yusuf 34
32) “Sonra bazı delilleri görmelerinin ardından yine de onu bir süre zindana atmaları kendilerine uygun geldi.”
Yusuf 35
33) “Zindana onunla birlikte iki de genç girdi. Onlardan biri: “Ben rüyada kendimi şarap sıkıyor gördüm” dedi. Diğeri de: “Ben de rüyamda kendimi başımın üstünde ekmek taşıyor ve kuşlar da ondan yiyor gördüm” dedi. “Bunun yorumunu bize haber ver. Biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.”
Yusuf 36
34) “Dedi ki: “Size, rızık olarak verilen yemek henüz ulaşmadan ben size onun ne olduğunu mutlaka haber veririm. Bu Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben Allah’a inanmayan ve ahireti de inkâr eden bir kavmin dinini terk ettim.”
Yusuf 37
35) “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a bir şeyi ortak koşmak bize yaraşmaz. Bu, Allah’ın bize ve insanlara olan lütfundandır; ancak insanların çoğu şükretmezler.”
Yusuf 38
36) “Ey zindan arkadaşlarım! Birbirlerinden farklı değişik rabbler mi daha hayırlıdır? Yoksa kahhar (mutlak güç sahibi) olan tek Allah mı?”
Yusuf 39
37) “O’nun dışında taptıklarınız Allah’ın haklarında hiç bir hüccet indirmediği, sizin ve atalarınızın taktığı adlardan başka şeyler değildir. Hüküm ancak Allah’ındır. O, kendinden başkasına tapmamanızı emretti. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Yusuf 40
38) “Ey zindan arkadaşlarım! İkinizden biri efendisine şarap sunacak; diğeri ise asılacak ve kuşlar başından yiyecekler. Hakkında bilgi istediğiniz iş kesinleşmiştir.”
Yusuf 41
39) “O iki kişiden kurtulacağını sandığı kimseye: “Beni efendinin yanında an” dedi. Fakat şeytan ona efendisine yanında anmayı unutturdu ve böylece (Yusuf) birkaç yıl zindanda kaldı.”
Yusuf 42
40) “(Bir gün) Kral dedi ki: “Rüyamda yedi semiz inek görüyorum ki onları yedi zayıf (inek) yiyor. Bir de yedi yeşil başak ve bir o kadarı da kuru. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız benim rüyam hakkında bana bilgi verin.”
Yusuf 43
41) “(Bunlar) Karmakarışık rüyalar. Biz ise (böyle) rüyaların yorumunu bilemeyiz” dediler.”
Yusuf 44
42) “O iki kişiden kurtulmuş olanı nice zaman sonra hatırladı ve dedi ki: “Ben size bunun yorumunu haber veririm, hemen beni gönderin.”
Yusuf 45
43) “Yusuf, ey çok doğru kişi! Bize yedi zayıf ineğin yediği yedi semiz inek ve yedi yeşil başak ile bir o kadar kuru (başak) hakkında bilgi ver! Olur ki insanlara dönerim ve onlar da bilirler.”
Yusuf 46
44) “Dedi ki: “Âdetiniz üzere yedi yıl ekin ekin! Yiyeceğiniz az bir kısmı dışında biçtiklerinizi başağı üstünde bırakın.”
Yusuf 47
45) “Sonra bunun ardından yedi zorlu (yıl) gelecektir ki, saklayacağınız az bir miktar dışında önceden biriktirdiklerinizi yiyeceklerdir.”
Yusuf 48
46) “Sonra bunun ardından bir yıl gelecek ki, insanlar onda (bolca) yağmura kavuşturulacak ve (meyva) sıkacaklar.”
Yusuf 49
47) “Hükümdar: “Onu bana getirin” dedi. Bunun üzerine ona elçi gelince: “Efendine dön de ona sor: “Ellerini kesen kadınların durumları neydi? Şüphesiz Rabbim onların düzenlerini bilir” dedi.”
Yusuf 50
48) “(Hükümdar kadınlara): “Yusuf’un nefsine yaklaşmak istediğinizde sizin durumunuz neydi?” dedi. Onlar: “Hâşâ! Allah için biz ondan hiç bir kötülük görmedik” dediler. Azizin hanımı da dedi ki: “İşte şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsine yaklaşmak istedim. O ise gerçekten doğru söyleyenlerdendir.”
Yusuf 51
49) “Bu, (Azizin) yokluğunda benim kendisine hıyanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin düzenlerini başarıya erdirmeyeceğini bilmesi içindi.”
Yusuf 52
50) “(Bununla birlikte) Nefsimi temize çıkarmıyorum. Şüphesiz, Rabbimin esirgediği dışında nefis sürekli kötülüğü emredicidir. Doğrusu Rabbim bağışlayandır, rahmet edendir.”
Yusuf 53
51) “Hükümdar dedi ki: “Onu getirin kendime özel (görevli) edineyim” Onunla konuşunca da: “Sen bugün bizim yanımızda önemli mevki sahibi ve güvenilir birisin” dedi.”
Yusuf 54
52) “(Yusuf): “Beni ülkenin hazinelerinin başına getir. Şüphesiz ben iyi koruyucu ve iyi bilen biriyim” dedi.”
Yusuf 55
53) “İşte böylece Yusuf’a o yerde güç ve imkân verdik. Orada istediği yerde konaklıyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize ulaştırırız ve iyilik edenlerin ecirlerini zayi etmeyiz.”
Yusuf 56
54) “Ahiret ecri ise iman eden ve sakınanlar için elbette daha hayırlıdır.”
Yusuf 57
55) “Yusuf’un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onlar onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı.”
Yusuf 58
56) “Onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: “Babanızdan olan kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz; ben ölçüyü tam tutuyorum ve ben misafir ağırlayanların en hayırlısıyım.”
Yusuf 59
57) “Eğer onu getirmezseniz artık benim yanımda size ölçek (erzak) yok ve bana da yaklaşmayın.”
Yusuf 60
58) “Onu babasından almaya çalışacağız ve (her halde) bunu yaparız” dediler.”
Yusuf 61
59) “(Yusuf) Uşaklarına da dedi ki: “Sermayelerini yüklerinin içine koyun. Olur ki ailelerine döndüklerinde bunu anlarlar da tekrar geri dönerler.”
Yusuf 62
60) “Babalarının yanına döndüklerinde dediler ki: “Ey babamız! Bizden ölçek (erzak) alıkonuldu. Kardeşimizi de bizimle birlikte gönder ki ölçek (erzak) alalım. Biz onu mutlaka koruruz.”
Yusuf 63
61) “Dedi ki: “Daha önce kardeşini size emanet ettiğim gibi mi onu size emanet edeyim? Allah en iyi koruyucudur ve O rahmet edenlerin en merhametlisidir.”
Yusuf 64
62) “Erzak yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. “Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz de bize iade edilmiş. (Bununla) yine ailemize erzak alır, kardeşimizi korur ve bir deve yükü de artırırız. Bu (getirdiğimiz) az bir ölçektir” dediler.”
Yusuf 65
63) “Dedi ki:”Çepeçevre kuşatılıp (çaresiz kalmanız) dışında onu bana mutlaka getireceğiniz üzere Allah adına kesin söz vermediğiniz sürece onu sizinle göndermeyeceğim.” Ona kesin söz verdiklerinde: “Allah, söylediklerimize vekildir” dedi.”
Yusuf 66
64) “Yine dedi ki: “Ey oğullarım! Tek bir kapıdan girmeyin, değişik kapılardan girin! Bununla birlikte ben, Allah’ın (hükmünden) bir şeyi sizden savamam. Hüküm ancak Allah’ındır. Ben O’na güvendim. Güvenenler de yalnızca O’na güvensinler!”
Yusuf 67
65) “Nitekim babalarının emrettiği yerden girdiler. Bu, Allah’tan (gelecek) bir şeyi onlardan savamazdı. Yalnız Yakub’un içindeki bir dileği açığa çıkarmış oldu. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimizden dolayı ilim sahibi biriydi. Ancak insanların çoğu bilmez.”
Yusuf 68
66) “Yusuf’un huzuruna girdiklerinde o kardeşini kendi yanına aldı ve: “Ben senin öz kardeşinim. Sen artık onların yaptıklarına üzülme!” dedi.”
Yusuf 69
67) “Onların yüklerini hazırladığında su kabını (öz) kardeşinin yüküne koydu. Sonra bir çağırıcı: “Ey kafile! Siz şüphesiz hırsızsınız!” diye seslendi.”
Yusuf 70
68) “(Yakub’un oğulları) onlara doğru dönerek: “Ne kaybettiniz?” dediler.”
Yusuf 71
69) “Dediler ki: “Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var. Ben de buna kefilim.”
Yusuf 72
70) “Onlar: “Hayret! Allah’a yemin ederiz ki; bizim bu yere bozgunculuk etmek için gelmediğimizi ve hırsız olmadığımızı siz de bilmişsinizdir” dediler.”
Yusuf 73
71) “(Yusuf’un adamları): “Peki, eğer yalan söylüyorsanız (çalanın) cezası nedir?” dediler.”
Yusuf 74
72) “Cezası yükünde (çalıntı mal) bulunan kimsenin kendisidir. Biz zalimleri böyle cezalandırırız” dediler.”
Yusuf 75
73) “Bunun üzerine (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kaplarını aramaya başladı. Sonra onu (öz) kardeşinin kabından çıkardı. İşte Yusuf için böyle bir plan düzenledik. Yoksa Allah dilemedikçe, hükümdarın dinine (kanununa) göre kardeşini alıkoyamazdı. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır.”
Yusuf 76
74) “Eğer çalmışsa daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı” dediler. Yusuf bunu içinde gizli tuttu, onlara belli etmedi ve kendi kendine: “Siz daha kötü bir konumdasınız. Allah sizin anlattığınız şeyin aslını daha iyi bilmektedir” dedi.”
Yusuf 77
75) “Dediler ki: “Ey Aziz! Onun gerçekten ihtiyar, büyük bir babası var. Onun yerine bizden birimizi al. Biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.”
Yusuf 78
76) “Eşyamızı yanında bulduğumuzdan başkasını almaktan Allah’a sığınırız. O takdirde muhakkak zalimler oluruz” dedi.”
Yusuf 79
77) “Ondan ümitlerini kesince aralarında konuşmak üzere bir yana çekildiler. Büyükleri dedi ki: “Babanızın sizden Allah adına kesin söz aldığını ve bundan önce Yusuf hakkında işlediğiniz hatayı bilmiyor musunuz? Ben, babam bana izin verinceye yahut Allah benim için hükmünü verinceye kadar bu yerden ayrılmayacağım. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”
Yusuf 80
78) “Siz babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Oğlun hırsızlık etti. Biz bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Gaybın kollayıcıları da değildik.”
Yusuf 81
79) “(İstersen) İçinde bulunduğumuz kasabaya ve beraber geldiğimiz kervana da sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz.”
Yusuf 82
80) “(Babaları) dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi aldatıp (kötü) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Muhakkak O, hâkimdir, alimdir.”
Yusuf 83
81) “Yüzünü onlardan çevirdi ve: “Ah Yusuf’a olan tasam!” dedi. Üzüntüden gözleri ağardı. (Bununla beraber) kederini yutkunuyordu.”
Yusuf 84
82) “(Oğulları): “Vallahi, hayret! Hâlâ Yusuf’u anıp duruyorsun. Sonunda ya iyice eriyecek ya da helake düşenlerden olacaksın” dediler.”
Yusuf 85
83) “O da şöyle dedi: “Ben keder ve üzüntümü yalnız Allah’a açarım ve Allah katından sizin bilmediğinizi bilirim.”
Yusuf 86
84) “Ey oğullarım! Gidin Yusuf’la kardeşinden bir haber arayın. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.”
Yusuf 87
85) “(Kardeşleri Yusuf’un) Yanına girdiklerinde: “Ey Aziz! Bize ve ailemize darlık dokundu ve pek değersiz bir sermaye ile geldik. Sen yine de bize tam ölçek ver ve bize ayrıca bağışta bulun. Allah bağışta bulunanları mükâfatlandırır” dediler.”
Yusuf 88
86) “(Yusuf) dedi ki: “Siz cahil iken Yusuf’a ve kardeşine ne yaptığınızı biliyor musunuz?”
Yusuf 89
87) “Yoksa sen gerçekten Yusuf musun?” dediler. O da: “Ben Yusuf’um. Bu da kerdeşimdir. Allah bize lutfetti. Kim sakınır ve sabrederse; şüphesiz Allah iyilik edenlerin karşılıklarını boşa çıkarmaz” dedi.”
Yusuf 90
88) “Allah’a yemin olsun; gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Biz ise kesinlikle hata edenlerdik” dediler.”
Yusuf 91
89) “Dedi ki: “Bugün sizi kınama yok. Allah sizi bağışlar. O, rahmet edenlerin en merhametlisidir.
Yusuf 92
90) “Şu gömleğimi götürüp babamın yüzüne koyun, görmeye başlayacaktır ve bütün ailenizle birlikte bana gelin.”
Yusuf 93
91) “Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları dedi ki: “Eğer beni bunaklıkla suçlamazsanız inanın ben Yusuf’un kokusunu alıyorum!”
Yusuf 94
92) “Hayret! Allah’a yemin olsun ki, sen hâlâ eski şaşkınlığın içindesin” dediler.”
Yusuf 95
93) “Müjdeci gelip onu (gömleği) yüzüne koyunca hemen görür hale döndü. (Bunun üzerine): “Ben Allah’tan sizin bilmediğinizi biliyorum, dememiş miydim?” dedi.”
Yusuf 96
94) “(Oğulları): “Ey babamız! Bizim için günâhlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hata ettik” dediler.”
Yusuf 97
95) “Dedi ki: “Sizin için Rabbimden bağışlama dileyeceğim. Şüphesiz O bağışlayan, rahmet edendir.”
Yusuf 98
96) “Nihayet Yusuf’un yanına girdiklerinde o, anne ve babasını bağrına bastı ve: “Allah’ın dileğiyle, güven içinde Mısır’a girin” dedi.”
Yusuf 99
97) “Anne ve babasını tahtın üzerine çıkardı ve hep birlikte onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: “Ey babacığım! İşte bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Gerçekten Rabbim onu doğru çıkardı. Allah, beni zindandan çıkarmakla ve şeytanın benimle kardeşlerimin arasına fitne sokmasından sonra sizi çölden getirmekle bana iyilik etti. Şüphesiz Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenleyendir. Muhakkak O alimdir, hâkimdir.”
Yusuf 100
98) “Rabbim! Sen bana mülkten bir pay verdin ve bana rüyaların yorumunu öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada da ahirette de benim velim Sensin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlerin arasına kat.”
Yusuf 101

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ




Yakub Aleyhisselam’ın Kıssası

أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ مِنْ هَمْزِهِ وَنَفْخِهِ وَنَفْثِهِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم

1) “Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da:
–Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. O halde sadece Müslümanlar olarak ölünüz (dedi).”
Bakara 132
2) “Yoksa Yakub’a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Yakub) oğullarına:
–Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti. Onlar:
–Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilahı olan tek Allah’a kulluk edeceğiz; biz ancak O’na teslim olmuşuzdur, dediler.”
Bakara 133

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ



Salih Aleyhisselam’ın Kıssası

أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ مِنْ هَمْزِهِ وَنَفْخِهِ وَنَفْثِهِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم

1) “Semud’a da kardeşleri Salih’i gönderdik. O onlara şöyle dedi: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. O’ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir belge geldi. Şu Allah’ın devesi sizin için bir mucizedir. Onu kendi haline bırakın, Allah’ın toprağında otlasın ve ona bir kötülükte bulunmayın. Yoksa sizi acıklı bir azap yakalar.”
Araf 73
2) “Düşünün ki, sizi Ad kavminden sonra halifeler kıldı ve sizi yeryüzüne yerleştirdi. Düzlüklerinde köşkler yapıyor, dağlarında kayaları yontarak evler inşa ediyorsunuz. Allah’ın nimetlerini hatırlayın ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.”
Araf 74
3) “Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri içlerindeki zayıf düşürülmüşlerden (mustaz’aflardan) iman edenlere: Siz Salih’in Rabbi tarafından gönderilmiş biri olduğunu biliyor musunuz? dediler. Onlar da: Biz onunla gönderilene iman edenleriz dediler.”
Araf 75
4) “Bunun üzerine büyüklenenler: Biz de sizin iman ettiğinizi inkar edenleriz dediler.”
Araf 76
5) “Nihayet dişi deveyi boğazladılar, Rabblerinin emrinden dışarı çıktılar ve: Ey Salih! Eğer gerçekten Nebi olarak gönderilenlerden isen bizi tehdit ettiğin azabı getir bakalım dediler.”
Araf 77
6) “Bunun üzerine onları kuvvetli bir sarsıntı aldı ve yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.”
Araf 78
7) “(Salih) onlardan yüz çevirip şöyle dedi: Ey kavmim! Ben size Rabbimin bildirdiğini ulaştırdım ve size öğüt verdim; ama siz öğüt verenlerden hoşlanmıyorsunuz.”
Araf 79
8) “Semud halkına da kardeşleri Salih’i gönderdik. Şöyle dedi: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden yarattı ve size orada ömür sürdürdü. Şu halde O’ndan bağışlanma dileyin sonra O’na tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim yakındır, (duaları) kabul edendir.”
Hud 61
9) “Onlar: Ey Salih! Sen bundan önce aramızda hakkında ümit beslenen biri idin. Bizi babalarımızın taptıklarına tapmaktan men mi ediyorsun? Doğrusu senin bizi kendisine çağırdığın şeyden şüphe içindeyiz, kuşkuluyuz dediler.”
Hud 62
10) “Dedi ki: Ey kavmim, ya ben Rabbimden apaçık bir belge üzere isem ve O bana kendinden bir rahmet vermişse? Böyleyken O’na isyan edersem Allah’a karşı bana kim yardım edebilir? Sizin kaybımı artırmaktan başka bana bir katkınız olmaz.”
Hud 63
11) “Ey kavmim! Allah’ın şu dişi devesi sizin için bir mucizedir. Onu bırakın Allah’ın toprağında otlasın. Ona bir kötülük etmeyin. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar.”
Hud 64
12) “Onlar yine de o deveyi kestiler. Bunun üzerine (Salih): Yurdunuzda üç gün yaşayadurun. Bu yalanlanmayacak bir vaaddir dedi.”
Hud 65
13) “Nihayet emrimiz gelince Salih’i ve beraberindeki iman edenleri bizden bir rahmetle o günün aşağılığından kurtardık. Muhakkak ki senin Rabbin güçlü ve yüce olandır.”
Hud 66
14) “Zulmedenleri de korkunç bir çığlık aldı ve yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.”
Hud 67
15) “Sanki orada hiç yaşamamışlardı. İyi bilin ki, Semud halkı Rabblerini inkar ettiler. Dikkat edin, Semud halkı uzak olsun.”
Hud 68
16) “Semud (kavmi) de Nebileri yalanladı.”
Şuara 141
17) “Hani kardeşleri Salih onlara demişti ki: Siz sakınmıyor musunuz?”
Şuara 142
18) “Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir Neberim.”
Şuara 143
19) “Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin.”
Şuara 144
20) “Bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim (sevabım) ancak alemlerin Rabbine aittir.”
Şuara 145
21) “Siz burada güven içinde mi bırakılacaksınız?”
Şuara 146
22) “Bahçelerin ve pınarların arasında.”
Şuara 147
23) “Ekinlerin ve yumuşak tomurcuklu, hoş hurma ağaçlarının arasında.”
Şuara 148
24) “Dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz.”
Şuara 149
25) “Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin.”
Şuara 150
26) “Ölçüsüzce davrananların emirlerine uymayın.”
Şuara 151
27) “Ki onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmakta, düzen sağlamamaktadırlar.”
Şuara 152
28) “Dediler ki: Sen ancak büyülenmişlerdensin.”
Şuara 153
29) “Sen bizim gibi bir beşerden başkası da değilsin. Eğer doğru sözlülerdensen haydi bir mucize getir.”
Şuara 154
30) “Dedi ki: İşte şu bir dişi devedir. Su içme hakkı (bir gün) onundur. Belli bir günün su içme hakkı da sizindir.”
Şuara 155
31) “Ona bir kötülük dokundurmayın yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalar.”
Şuara 156
32) “Sonuçta onu boğazladılar; ama pişman oldular.”
Şuara 157
33) “Çünkü kendilerini azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.”
Şuara 158
34) “Andolsun biz Semud (kavmin)e de, Allah’a kulluk edin diye kardeşleri Salih’i gönderdik. Hemen onlar aralarında çekişen iki gruba ayrıldılar.”
Neml 45
35) “Dedi ki: Ey kavmim! Niçin iyilikten önce kötülüğün çarçabuk gelmesini istiyorsunuz? Allah’tan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki merhamet olunursunuz.”
Neml 46
36) “Dediler ki: Biz senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. (Salih de): Sizin uğursuzluğunuz Allah katındadır. Hayır, siz imtihan edilmekte olan bir kavimsiniz dedi.”
Neml 47
37) “O şehirde dokuz adam vardı ki, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor, düzen sağlamıyorlardı.”
Neml 48
38) “Kendi aralarında Allah’a and içerek dediler ki: Muhakkak gece ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim sonra velisine: Biz onun ailesinin öldürülüşünde bulunmadık ve gerçekten biz doğru söyleyenleriz diyelim.”
Neml 49
39) “Onlar bir tuzak kurdular biz de onlar farkında olmadan bir tuzak kurduk.”
Neml 50
40) “Onların tuzaklarının sonunun nasıl olduğuna bir bak! Biz onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik.”
Neml 51
41) “İşte zulmetmeleri yüzünden çökmüş, ıssız kalmış evleri. Şüphesiz bunda bilen bir topluluk için ibret vardı.”
Neml 52
42) “Semud da uyarıları yalanladı.”
Kamer 23
43) “Dediler ki: Bizden olan bir insana mı uyacağız? O takdirde biz kesin sapıklık ve çılgınlık içinde (kalmış) oluruz.”
Kamer 24
44) “Zikir (kitap, vahiy) aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır, o kendini beğenmiş yalancının biridir.”
Kamer 25
45) “Yarın kimin kendini beğenmiş yalancı olduğunu bilecekler.”
Kamer 26
46) “Biz onlara bir imtihan olarak o dişi deveyi göndereceğiz. Sen onları gözetle ve sabret.”
Kamer 27
47) “Onlara, suyun aralarında pay edildiğini haber ver. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun.”
Kamer 28
48) “Derken arkadaşlarını çağırdılar. O da (kılıca) sarılarak (deveyi) kesti.”
Kamer 29
49) “(Bakın) benim azabım ve uyarılarım nasılmış?”
Kamer 30
50) “Biz onların üzerlerine bir tek çığlık gönderdik. Bunun üzerine ağılın çalı çırpısı gibi oldular.”
Kamer 31

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ



بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Adem Aleyhisselam’ın Kıssası

أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ مِنْ هَمْزِهِ وَنَفْخِهِ وَنَفْثِهِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم

1) “Bir zaman Rabb’in meleklere demişti ki: ‘Ben kupkuru çamurdan bir insan yaratacağım!”
Hicr 28
2) “Onu yeryüzünde halife kılacağım.”
Bakara 30
3) “Onu düzenleyip insan şekline koyduğum ve ona ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secdeye kapanın!”
Hicr 29
4) “Meleklere: ‘Adem için secde edin’ dedik.”
Bakara 34
5) “Meleklerin hepsi topluca secde ettiler. Yalnız İblis, secde edenlerle beraber olmayı kabul etmedi.”
Hicr 30, 31
6) “Allah dedi ki: ‘Ey İblis, ne var ki, sen secde edenlerle beraber olmadın?”
Hicr 32
7) “Emrettiğim halde iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Büyüklük mü tasladın, yoksa yücelerden mi oldun?”
A’râf 12, Sad 75
8) “İblis dedi ki: ‘Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.”
Sad 76
9) “Ben çamurdan yarattığın bir insana secde etmem.”
Hicr 33
10) “Allah dedi ki: ‘Çık oradan! Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Haydi, sen yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık, çünkü sen alçaklardansın.”
A’râf 13, 18, Hicr 34
11) “Şüphesiz ki lanet benim lanetim kıyamet gününe kadar elbette senin üzerine olacaktır.”
Sâd 78, Hicr 35
12) “İblis: ‘Rabb’im, tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver.’ dedi.”
Hicr 36
13) “Allah: ‘Haydi sen, o bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin.’ buyurdu.”
Hicr 37, 38
14) “İblis dedi ki:’ Rabb’im! O halde beni azdırmana karşılık, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üzerine oturacağım. İzzetine yemin olsun ki, ben yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.”
Hicr 39, Sâd 78, A’raf 16, Hicr 39
15) “Şu benden üstün kıldığın Adem’i görüyor musun, eğer bana kıyamet gününe kadar mühlet verirsen and olsun, onun çocuklarını pek azı hariç kökünden koparıp sürükleyeceğim!”
İsra 62
16) “Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve çoklarını şükredenlerden bulamayacaksın.”
A’raf 17
17) “Allah: ‘Onlardan gücünün yettiğini, sesinle harekete geçir, atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygara kopar, mallarda ve evlatlarda onlara ortak ol, onlara çeşitli vaâdlerde bulun... Git, onlardan kim sana tabi olur uyarsa sizin hepinizle cehennemi dolduracağım cezanız cehennemdir, o mükemmel bir cezadır.”
A’râf 18, İsra 63, 64
18) “Benim salih kullarım ise onların üzerinde hiçbir gücün yoktur. Rabbin vekil olarak yeter.’ buyurdu.”
İsra 65
19) “İblis: ‘Ancak onlardan ihlâs sahibi kulların müstesnadır’ dedi.”
Sad 83
20) “Dedik ki: ‘Ey Adem, bu İblis senin ve zevcenin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın.”
Ta-Ha 117
21) “Ey Adem, sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
A’raf 19
22) “Sen burada hiç acıkmayacak ve çıplak kalmayacaksın.”
Ta-Ha 118
23) “Sen burada susamayacak, kuşluk vakti güneşinden de yanmayacaksın.”
Ta-Ha 119
24) “Nihayet İblis ona fısıldayıp: ‘Ey Adem, sana ebedilik ağacını ve yok olmayacak bir hükümranlığı göstereyim mi?’ dedi.”
Ta-Ha 120
25) “İblis, onların kendilerine gizli kalan çirkin yerlerini, kendilerine göstermek için onlara vesvese verip dedi ki: ‘Rabbiniz sırf ikiniz de melekleşirsiniz veya burada ebedi kalıcılardan olursunuz diye size bu ağacı yasakladı.’ Onlara ‘Elbette ben size nasihat edenlerdenim’ diye yemin etti.”
A’raf 20, 21
26) “Böylece onları aldattı. İkisi de o ağaçtan yediler. Onlar ağacı tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü de cennet yapraklarını üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara seslendi: ‘Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Şeytan sizin için apaçık bir düşmandır demedim mi?”
Taha 121, A’raf 22
27) “Adem Rabb’inin buyruğuna karşı geldi ve yolunu şaşırdı”
Ta-Ha 121
28) “Şimdi siz beni bırakıp İblisi ve onun soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır! Allah’a karşı İblis ve soyunu tercih eden zalimler için bu ne çirkin bir değişmedir?!”
Kehf 50
29) “Andolsun biz önceden Adem’e o ağaçtan yememesini tenbih etmiştik ama bizim tenbihimizi unuttu. Biz onda bir azimet bulamadık.”
Ta-Ha 115
30) “Derken şeytan onların ayağını kaydırdı. İçinde bulundukları cennet yurdundan çıkardı. Biz de: ‘Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır’ dedik.”
Bakara 36
31) “Benden size bir hidayet rehber geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa o, dalalete düşmez ve azıtmaz.”
Ta-Ha 123
32) “Kim de beni anmaktan yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır. Kıyamet günü onu kör olarak haşrederiz.”
Ta-Ha 124

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

!
z
i
n
i
d
l
e
G
ş
o
H